Covid-19 ile Mücadelenin Doğurduğu Çocuk İstismarı Riski
Covid-19 pandemisi ile mücadele amacıyla alınan tedbirler, çocukların evlerinde her zaman güvenli olmayabileceklerini hatırlattı.
Dünyanın değişik yerlerinden riski doğrulayan veriler paylaşılıyor. Bu da bize düzenli veri toplama ve analiz etmenin çocuk istismarı ile mücadele bakımından önemini bir kez daha hatırlatıyor.
Amsterdam Schenectady Polisi, aile içi şiddet hattından 9-15 Mart 2020 arasında 78 çağrı alırken, 16-19 Mart 2020 arasında 148 çağrı aldığını bildirmiş. Bir başka haber de Texas Çocuk Hastanesi’ne getirilen çocuk sayılarına ilişkin. Hastane direktörü, daha öncesinde ayda ortalama 8 fiziksel istismar vakası ile karşılaşırken, 1 hafta içinde biri ölümle sonuçlanan 6 vaka ile karşılaştıklarını ve bu durumun rastlantısal olmadığını düşündüğünü ifade ediyor.
Uzmanlar, diğer zamanlara göre pandemi sürecinde üç önemli risk faktörüne dikkat çekiyorlar:
Ele alınması gereken ilk faktör: Stres. Çocuk istismarı pediatri uzmanı olan Dr. Agrawal, stresli dönemlerde çocuk istismarının arttığını hatırlatırken, 2008’deki ekonomik kriz zamanı beyin travması sonucu ölen bebeklerdeki artışı örnek veriyor. Ebeveynlerin stresli olmaya hakkı olduğuna ilişkin yapılan bir uyarı da sorunu anlamak için çok önemli bir bakış açısı sağlıyor. Bir yandan hastalık, işini veya gelirini yitirme, diğer yandan evden çalışma ile artan iş yükü ile birlikte çocukların taleplerini karşılamaya çalışma ve belki de ebeveynlere bu konuda yüklenen yeni roller, stresi arttırıcı önemli faktörler.
Diğer iki faktör ise birbiri ile bağlantılı: Çocuğun evde ihmal veya istismara maruz kalması veya tanıklık etmesi ve çocuğun korunmasından sorumlu birimlerin çocukla bağının zayıflamış olması. Bu durum “bazı insanlar için, sosyal mesafe istismarcıları ile içeriye hapsolmak anlamına gelir” diyerek özetleniyor ve aile içi şiddet uzmanlarının da sağlıkçılar gibi kilit çalışanlar listesinde alınmaları talep ediliyor.
Pandemi ile mücadele sürecinin yarattığı aile içi şiddet riskine karşı, salgından korunmak kadar şiddetten korunmanın da önemsenmesi ve sosyal mesafenin korunduğu bu süreçte toplumsal izolasyon yerine sorunları birlikte çözme yolunun seçilmesi talep ediliyor. Herkesten de kendi çevresinde bu alanda yapabileceklerini düşünmeleri isteniyor. Bazı örnekler de var: Ailelere karşı şefkat gösterilmesi, çocuklu ailelere nezaketle yaklaşılması (özellikle çocuklar gürültü yaptığında), ekonomik yetersizliği olan ailelere çocuk bezi desteği, kaldırımlara tebeşirle canlandırıcı mesajlar yazılması, küçük çocukların bulmalar için pencerelerine oyuncak bırakılması, küçük çocuğu olan tanıdıklarınızla sanal bir fincan kahve içerek izolasyonu azaltmak, yakın çevredeki çocukların durumları ile ilgilenmek ve gerektiğinde yardım hatlarını aramak.
Bu kapsamda yapılan çağrılardan bir diğeri de komşulara: Aile içi şiddet konusunda daha fazla duyarlı olun!
Toplumun bu alanda üstlenebileceği sorumluluklar yeniden düşünülürken, online platformlarla ailelere danışmanlık desteğinin verilmesi için bu hizmeti veren kişi ve kuruluşlar arasında işbirliklerinin geliştirilmesi ve kamunun sorumluluklarını hatırlatmak üzere savunu yapılması gibi roller de var dikkate alınması gereken. Ve tabii toplumsal duyarlılığı destekleyecek kamusal hizmetlerin de ayrıca ele alınması gerekiyor (örn. Almanya’da aile içi şiddet vakalarındaki artış nedeniyle bu süreç için oluşturulan yeni yardım hattı).