İşgücü Anketleri Çocuk İşçiliği ile İlgili Ne Söylüyor?
TÜİK 2019 yılında çalışan çocuklar anketini yeniledi ve Ekim-Kasım-Aralık aylarında uygulanan anketin sonuçları Mart 2020’de yayınlandı.
TÜİK, Türkiye genelinde 5-17 yaş grubundaki 16 milyon 457 bin çocuktan 720 bininin çalıştığını tespit etmiş. Çalışan çocukların %80’i 15-17 yaş grubunda. Bu veriye göre 15-17 yaş grubundaki çocukların %16’sı çalışıyor. Öte yandan 5-11 yaş grubunda ekonomik faaliyetlerde çalışan 32 bin çocuk var. Bu çocuklar İş Kanunu’nun 71. maddesine göre çalışmaları yasak olan yaş grubundalar ve çalışmaları yasak olan iş kollarında çalışıyorlar.
Çalışan çocukların %31’inin tarım, %24’ünün sanayi, %46’sının ise hizmet sektöründe çalıştığı; yaş grubuna göre incelendiğinde 5-14 yaş grubunda çalışan çocukların %64’ünün tarım sektöründe, 15-17 yaş grubunda çalışan çocukların ise %51’inin hizmet sektöründe çalıştıkları tespit edilmiş.
Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023), tam da sayıların ortaya koyduğu durum ile mücadele için hazırlanmış bir program. Program ile “sokakta çalışma; küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma; tarımda aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma” durumları öncelikli konular olarak belirlenmiş. Bu program Türkiye’nin 2001 yılında onayladığı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin 182 sayılı Acil Eylem Sözleşmesi gereğince hazırlanıyor. İlk olarak 2005-2015 yıllarını kapsayan “Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi için Zamana Bağlı Ulusal Politika ve Program Çerçevesi” hazırlanmıştı.
Türkiye ayrıca İstihdama Kabulde Asgari Yaşa İlişkin 138 sayılı Sözleşme başta olmak üzere Dünya Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan birçok sözleşmenin de tarafı. Bu sözleşmelerin iç hukukla ve uygulamalar ile hayata geçirilmesinin önündeki engeller üzerinde ise 30 yıla yakın süredir çalışılıyor.
Ancak sözleşmeler ile iç hukuk arasında yasal boşluk denince akla öncelikle ve neredeyse sadece, çocuk işçiliğini yasaklayan ve bu yasakların denetlenmesine ilişkin düzenlemeler geliyor. Kalkınma Atölyesi’nin mevsimlik gezici tarımda çocuk işliğine ilişkin hazırladığı yasal boşluk analizi ise esas yasal boşluğun, adil ücret ve çalışma koşullarına ilişkin düzenlemelerde olduğunu ileri sürüyor.
Buna rağmen, TÜİK verileri çocukların gelişimleri için zararlı koşullarda çalıştığını ortaya koymaya devam ediyor. Buna göre 2019 yılında çalışan çocukların %13’ünün aşırı sıcak/soğuk ya da aşırı nemli/nemsiz bir ortamda çalıştığı, %11’inin kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kaldığı; ayrıca, çalışan çocukların %10’unun zor duruş şekli veya harekete maruz kaldığı veya ağır yük taşıdığı, %10’unun ise gürültü veya şiddetli sarsıntıya maruz kaldığı tespit edilmiş.
Farklı sektörlerdeki sağlık riskleri ile ilgili olarak hazırlanan diğer raporlar arasında şunlar yer almaktadır:
Mevsimlik gezici tarım (fındık, pamuk, naranciye)
TÜİK verileri aynı zamanda, bütün yasalar ve programlara rağmen çocuk koruma sisteminin hâlâ çocukların zararlı iş kollarında ve çok küçük yaşlarda çalıştırıldığını fark ederek önleyecek biçimde çalışmadığını da ortaya koyuyor. Çalışan 720 bin çocuğun %66’sının yani 473 bin çocuğun eğitimine devam ettiğini gösteren sayılar, çocuğun riski fark edebilecek bir kamu çalışanı ile ilişkili olmayı sürdürdüğü halde çalışmasının önlenemediğini düşündürüyor. Kalkınma Atölyesi’nin mevsimlik gezici tarımda çocuk işçiliği ile ilgili yaptığı çalışma bu durumun büyük ölçüde kurumsal boşluklardan kaynaklandığını ortaya koyuyor.